İşçinin Kişilik Değerlerine Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat

İşçinin kişilik değerlerine saldırı işverenin işçiyi dövmesi işverenin işçiye küfretmesi kıdem tazminatı ihbar tazminatı gerektirimi haklı fesih nedenimidir işçi manevi tazminat talebinde bulunabilirmi yargıtay kararı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Kararı

26.03.2009, E. 2007/41164, K. 2009/8092

1.1. Davacı işçi, işveren vekili tarafından dövülmüş ve iş sözleşmesi feshedilmiştir.

1.2. Davacı, feshin haksız olduğu iddiasıyla açtığı davada ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, vergi iadesi, izin ücreti ve ücret alacaklarının yanı sıra işveren vekilinin eyleminden ötürü manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

1.3. Yerel mahkeme, feshi haksız bularak davacı taleplerini kısmen hüküm altına almış, ancak manevi tazminat istemini gerekçe göstermeksizin reddetmiştir.

1.4. Yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işveren vekilinin eyleminin BK m.49 uyarınca kişilik hakkına saldırı oluşturduğuna ve bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine işaret ederek oybirliğiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.

İş Hukuku yargılamasında, iş kazasından doğan talepler dışında, manevi tazminata hükmedilmesinin pek sık rastlanan bir durum olmadığı bilinen bir gerçektir. Bugüne kadarki Yargıtay kararlarına bakıldığında da, işçinin kişilik değerlerine saldırı halinde –inceleme konusu karardakine benzer çok ağır saldırılar hariç- manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine işaret eden karar da oldukça nadirdir. Bu durum için hukuki bir açıklama bulmak noktasında oldukça zorlandığımızı belirtmeliyiz. İş Hukukundaki kıdem, ihbar ya da kötüniyet tazminatlarının hiç biri, kişilik değerlerine yönelen saldırılara karşı koruma ya da saldırının

neden olduğu maddi-manevi zararın giderimini sağlayan işleve sahip olmadıklarına göre; kişilik değerlerine saldırılması halinde uygulanması gereken Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu hükümlerinin iş ilişkisinde de dikkate alınması gerekir. BK m.49’da 1988 yılında yapılan değişiklik sonrasında manevi tazminata hükmedebilmek için failin ağır kusurlu olması koşulu da uzun zaman önce ortadan kalkmıştır

51Manevi tazminat talebinin kabulü bakımından saldırıya uğrayan kişilik değerleri arasında ayrım yapmak da kanımızca, hukuka uygun bir tutum olmayacaktır. Saldırının ağırlığı ya da yöneldiği kişilik değeri ancak tazminatın miktarı ve türünün belirlenmesinde dikkate alınabilir. Bu bağlamda, inceleme

konusu karardaki “ … işçinin yalnız maddi varlığı değil manevi varlığı da yasalarca koruma altındadır.” anlatımı, işçinin yaşamı, beden bütünlüğü, sağlığı gibi maddi değerlerine yönelen ağır saldırıların ötesinde diğer tüm kişilik değerlerine yapılan saldırılar nedeniyle manevi zararın doğabileceği ve bu zararların da tazminine karar verilmesi gerektiği şeklinde yorumlanmaya uygundur ve bu açıdan umut vericidir.

K. Ahmet SEVİMLİ nin karar incelemesinin tamamına ve yayınlandığı siteye (calismatoplum.org) buradan ulaşabilirsiniz